lösev

GÜNAH KEÇİSİ DEYİMİ ESKİ BİR RİTÜELE DAYANIYOR

Genel (BH) - BLOK HABER | 16.03.2021 - 15:39, Güncelleme: 16.03.2021 - 15:39 3947+ kez okundu.
 

GÜNAH KEÇİSİ DEYİMİ ESKİ BİR RİTÜELE DAYANIYOR

GÜNAH KEÇİSİ DEYİMİ ESKİ BİR RİTÜELE DAYANIYOR

Atasözleri ve deyimler Türkçe’nin zenginliğini ortaya koyan nadide söz öbekleridir. Temelde içlerinde mecaz anlamlar barındıran bu kalıpmış cümleler en sıkıntılı durumlarda dahi kurtarıcı görevini üstlenirler. Mecaz anlamla birlikte aslında birbirinden ilginç birçok deyim ve atasözü olduğunu belirtmek gerekir. “Günah keçisi” deyimi de bunlardan bir tanesi olarak karşımıza çıkar. Milattan yıllarca öncesine, Yahudiliğe kadar uzanan günah keçisi deyiminin hikayesi, asırlardır süre gelen ve her dilde karşılığı olan ilginç bir ritüele dayanıyor. Rivayete göre, Eski Ahit’te bahsedilen Kefaret Günü ayinlerinde Yahudiler, simgesel olarak günahlarını bir hayvana yüklüyorlardı. Scapegoat adı verilen ve dilimize günah keçisi olarak çevrilen ritüel, tarih boyunca birçok farklı kültürde kendisini göstermeyi başardı. Genellikle bir belayı defetmek ya da günahlardan arınmak için yapılan dini ritüel, günah keçisi tabirini de dilimize sokmuş bulundu. Kura ile seçilen iki keçiden biri Tanrı’ya diğeri ise Azazel’e sunulurdu. Keçi sürüsü içinden seçilen iki erkek keçi, biri Tanrı’ya, diğeri de şeytanın diğer bir ismi olduğu söylenilen Azazel’e gönderilirdi. Keçilerden biri kesiliyor, diğeri ise çöle bırakılıyor ya da bir tepeden aşağı atılıyordu. Bu inanışın Antik Yunan medeniyetlerinde de karşılık bulduğu söyleniyor. Tek farkı ise günahları yüklenenlerin insan olmasıdır. Antik Yunan’da yaşanan doğal afetlerden ya da salgın hastalıklardan sonra beladan kurtulmak için günah keçisi belirlendiği ve bir tür ayin yapıldığı rivayet ediliyor. Apollon için düzenlenen Thargelia adı verilen festivalde, kurayla bir kadın ve bir erkek seçilerek dövülüyor, şehrin dışına kadar sürüklenip taşlanıyordu. İncil’de de bahsedilen günah keçisi ayini, baş rahibin duasıyla başlar ve her yıl tekrar edilirdi. İncil’de bahsedildiği şekliyle, baş rahip keçinin başını tutarak halkın günahlarını itiraf ederdi ve devamında günah keçisi kesilirdi. Diğer keçi ise gökten düşmüş melek olarak tarif edilen, şeytanın bir ismi olduğu söylenen, Azazel’e gönderilirdi. Azazel adlı kötü ruhu yatıştırmak için gönderilen bu keçi ise bir tepeden aşağı atılır ya da çöle bırakılırdı.
GÜNAH KEÇİSİ DEYİMİ ESKİ BİR RİTÜELE DAYANIYOR

Atasözleri ve deyimler Türkçe’nin zenginliğini ortaya koyan nadide söz öbekleridir. Temelde içlerinde mecaz anlamlar barındıran bu kalıpmış cümleler en sıkıntılı durumlarda dahi kurtarıcı görevini üstlenirler. Mecaz anlamla birlikte aslında birbirinden ilginç birçok deyim ve atasözü olduğunu belirtmek gerekir. “Günah keçisi” deyimi de bunlardan bir tanesi olarak karşımıza çıkar.

Milattan yıllarca öncesine, Yahudiliğe kadar uzanan günah keçisi deyiminin hikayesi, asırlardır süre gelen ve her dilde karşılığı olan ilginç bir ritüele dayanıyor.

Rivayete göre, Eski Ahit’te bahsedilen Kefaret Günü ayinlerinde Yahudiler, simgesel olarak günahlarını bir hayvana yüklüyorlardı. Scapegoat adı verilen ve dilimize günah keçisi olarak çevrilen ritüel, tarih boyunca birçok farklı kültürde kendisini göstermeyi başardı. Genellikle bir belayı defetmek ya da günahlardan arınmak için yapılan dini ritüel, günah keçisi tabirini de dilimize sokmuş bulundu.

Kura ile seçilen iki keçiden biri Tanrı’ya diğeri ise Azazel’e sunulurdu. Keçi sürüsü içinden seçilen iki erkek keçi, biri Tanrı’ya, diğeri de şeytanın diğer bir ismi olduğu söylenilen Azazel’e gönderilirdi. Keçilerden biri kesiliyor, diğeri ise çöle bırakılıyor ya da bir tepeden aşağı atılıyordu.

Bu inanışın Antik Yunan medeniyetlerinde de karşılık bulduğu söyleniyor. Tek farkı ise günahları yüklenenlerin insan olmasıdır. Antik Yunan’da yaşanan doğal afetlerden ya da salgın hastalıklardan sonra beladan kurtulmak için günah keçisi belirlendiği ve bir tür ayin yapıldığı rivayet ediliyor. Apollon için düzenlenen Thargelia adı verilen festivalde, kurayla bir kadın ve bir erkek seçilerek dövülüyor, şehrin dışına kadar sürüklenip taşlanıyordu.

İncil’de de bahsedilen günah keçisi ayini, baş rahibin duasıyla başlar ve her yıl tekrar edilirdi. İncil’de bahsedildiği şekliyle, baş rahip keçinin başını tutarak halkın günahlarını itiraf ederdi ve devamında günah keçisi kesilirdi. Diğer keçi ise gökten düşmüş melek olarak tarif edilen, şeytanın bir ismi olduğu söylenen, Azazel’e gönderilirdi. Azazel adlı kötü ruhu yatıştırmak için gönderilen bu keçi ise bir tepeden aşağı atılır ya da çöle bırakılırdı.

Mersin HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve mersinblokhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.