lösev
Eda YÜKSEL
Köşe Yazarı
Eda YÜKSEL
 

Emeklilik üzerine

EMEKLİLİK ÜZERİNE     Sevgili okurlar, şunu anlamıyorum. Emekliliği gelmiş emekli de olabilecek iken üç kuruş daha fazla kazanmanın derdine düşüp emekli olmamak da neyin nesi. Yaşa emekliliğini, daha kaç sene var ki ömründe. Yok, benim çocuğum okuyor, yok efendim, emekli olursam ne yaparım, canım sıkılır. Var mı böylesi? Sonra sizleri saatlerce sıra bekletirler. İşlerinizi yavaştan alırlar. Bir de emekliliği gelmiş, emekli olmayan öğretmenler! Binlerce görev bekleyen öğretmen var. Atanmak demiyorum, sanki bu söz bana dokunuyor. Üniversite sınavına girdin, başarılı oldun, verilen eğitimi başarılı bir şekilde tamamlayıp sınavları geçtin, ardından diplomanı alıp görev sırası gelmişken tekrardan önünüze bir sınav daha konuluyor. Bir de şunun tenkitini yapmak gerekli biri altmış puan ile göreve layık oluyorken sen seksen puan ile göreve layık olamıyorsun. Sonuç olarak yine suç senindir.  Yine de yaşamak için farklı bir pencereden bakmalısın. Deniz yanında, güneş yanında, cenk meydanındasın. Yaşamak, bir ağaç gölgesi değil tabi. Ustura ağzı. Gençlere şans tanıyın. Bakın bakalım emekli olsalar ne kadar geçlerin önü açılacak. İnsanın biz de varız bu hayatta amca! Biz de varız bu hayatta teyze diyesi geliyor. Komik olabilir ama gerçek. Şundan bahsedeyim iş başvurusuna gittiğimde bana ne kadar tecrübelisin diye soruluyor. “Kardeşim ben bu işin okulunda eğitim görmüş taze açmış domatesim, denizden çıkmış taze balığım. Sen pazara gittiğinde çok olgunlaşmış, çürümeye yüz tutmuş, domatesi mi alıyorsun? Veyahut balığın denizden yeni çıkmış olanını almaz mısın?’’ Damdan düşer gibi de kimilerinin başına talih kuşu konuyor. Şu dayı… Bir harfi eksik meselesi… Durumu. Ben burada emekliliği gelmiş ama hayatı yaşayamamış insanlarımıza sesleniyorum. Bugün çok güzel yağmurdan sonra hava pırıl pırıl açtı, bu durumdan anne kucağında bir bebek gibi sallanan yağmur altında toprak, üstünde gök salına salına memnundu. Hayatın bir dengesi var. Biraz nüfus patlaması olsa, dünya kendini yeniliyor. Ölümler peş peşe, kuraklık peşe geliyor. El vicdan hesabı… Dünyadan geçiyoruz. Geçerken el sallamayı unutuyoruz. Bırakın da gençlerin önünü açın biraz. Gençlerde kimisi de çalışma ruhu yok, diyor. Ne varsa eski toprakta var deniliyor. Geçelim bunları! Hele ki iş bulan dört elle işine sarılıyor Siz sevgili emekliliği gelmiş; sevgili amcalar, sevgili teyzeler, kalabalık caddelerde yeterince ayaklarınızın sesini duyurmadınız mı?
Ekleme Tarihi: 14 Haziran 2020 - Pazar

Emeklilik üzerine

EMEKLİLİK ÜZERİNE

 

 

Sevgili okurlar, şunu anlamıyorum. Emekliliği gelmiş emekli de olabilecek iken üç kuruş daha fazla kazanmanın derdine düşüp emekli olmamak da neyin nesi. Yaşa emekliliğini, daha kaç sene var ki ömründe. Yok, benim çocuğum okuyor, yok efendim, emekli olursam ne yaparım, canım sıkılır. Var mı böylesi? Sonra sizleri saatlerce sıra bekletirler. İşlerinizi yavaştan alırlar. Bir de emekliliği gelmiş, emekli olmayan öğretmenler! Binlerce görev bekleyen öğretmen var. Atanmak demiyorum, sanki bu söz bana dokunuyor. Üniversite sınavına girdin, başarılı oldun, verilen eğitimi başarılı bir şekilde tamamlayıp sınavları geçtin, ardından diplomanı alıp görev sırası gelmişken tekrardan önünüze bir sınav daha konuluyor. Bir de şunun tenkitini yapmak gerekli biri altmış puan ile göreve layık oluyorken sen seksen puan ile göreve layık olamıyorsun. Sonuç olarak yine suç senindir.  Yine de yaşamak için farklı bir pencereden bakmalısın. Deniz yanında, güneş yanında, cenk meydanındasın. Yaşamak, bir ağaç gölgesi değil tabi. Ustura ağzı. Gençlere şans tanıyın. Bakın bakalım emekli olsalar ne kadar geçlerin önü açılacak. İnsanın biz de varız bu hayatta amca! Biz de varız bu hayatta teyze diyesi geliyor. Komik olabilir ama gerçek. Şundan bahsedeyim iş başvurusuna gittiğimde bana ne kadar tecrübelisin diye soruluyor. “Kardeşim ben bu işin okulunda eğitim görmüş taze açmış domatesim, denizden çıkmış taze balığım. Sen pazara gittiğinde çok olgunlaşmış, çürümeye yüz tutmuş, domatesi mi alıyorsun? Veyahut balığın denizden yeni çıkmış olanını almaz mısın?’’

Damdan düşer gibi de kimilerinin başına talih kuşu konuyor. Şu dayı… Bir harfi eksik meselesi… Durumu. Ben burada emekliliği gelmiş ama hayatı yaşayamamış insanlarımıza sesleniyorum. Bugün çok güzel yağmurdan sonra hava pırıl pırıl açtı, bu durumdan anne kucağında bir bebek gibi sallanan yağmur altında toprak, üstünde gök salına salına memnundu. Hayatın bir dengesi var. Biraz nüfus patlaması olsa, dünya kendini yeniliyor. Ölümler peş peşe, kuraklık peşe geliyor. El vicdan hesabı… Dünyadan geçiyoruz. Geçerken el sallamayı unutuyoruz. Bırakın da gençlerin önünü açın biraz. Gençlerde kimisi de çalışma ruhu yok, diyor. Ne varsa eski toprakta var deniliyor. Geçelim bunları! Hele ki iş bulan dört elle işine sarılıyor Siz sevgili emekliliği gelmiş; sevgili amcalar, sevgili teyzeler, kalabalık caddelerde yeterince ayaklarınızın sesini duyurmadınız mı?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve mersinblokhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.